Trabzonspor, kazanma alışkanlığının zirve yaptığı haftaların son halkasında Alanyaspor’a mağlup oldu. Ligde ve kupada kadro istikrarı yakalamış bir ekip olarak mücadele eden bordo-mavililer kısır olsa da skor olarak da istikrarını koruyarak ligi en azından üçüncü bitirecek bir ivme yakalamıştı.

Gelin görün ki lastik erken patladı.

Yine kırılma, yine dağılma ve yine hüsran.

Ne oldu Visca konuşmadı mı, Abdullah Avcı bağırmadı mı?

Soyunma odasında o son haftalarda izlemeye alıştığımız temaşa yaşanmadı mı?

Neydi bu dağınıklığın, savrukluğun sebebi?

Hele yenilen öyle bir gol var ki evlere şenlik.

Güneye turistik seyahate gitmiş bir ekip gibi “Hadi bugünde farklı bir şey yapalım” diyerek Alanyaspor ile maç oynayan bir ekip görüntüsündeki bu dağınıklığın nedeni neydi?

Tüm bu soruların gölgesinde kazanmaya daha fazla ihtiyacı olan takım daha konsantre bir oyunla sahada yer aldı ve kazandı.

Aslında bir teknik heyet maç öncesinde oyuncunun psikolojik ve fiziksel kapasitesini bilir ve oyun gücünü buna göre şekillendirir fakat belli ki böyle olmamış.

Savunmada alan ve adam paylaşımı evlere şenlik, ikinci bölgede temaslı oyundan uzak, hücum bölgesinde çoğalamayan bir takım görüntüsü vardı ve bu takımın böylesine dağınık bir psikoloji ile kazanma şansı olmazdı.

Aslında yenilen ikinci gol tüm maçın görüntüsüydü. 

Takımın pozisyon alması için arkadan arkadaşlarını yönlendiren Uğurcan yerine bu görevi üstlenen Denswil topu en son filelerde gördü.

Bundan sonrası bu takım için daha da zor.

Psikolojik olarak ligi ikinci plana atma yanlışı devam ederse hedef noktası kupada da sıkıntıya düşülür ki bu herkesin hesabını bozar.

Gelecek sezon için kadrodan daha önemli olan güven ortamını inşa etmek zorunda kalan bu takımın, heyecan seviyesini ve kazanma arzusunu gerekirse makine düzeneğinde hep zirvede tutması gerekiyor.

***

Futbolun geneline baktığımızda tartışmaların gölgesinde bir haftayı daha geride bıraktık. Futbolun içinde bulunması gerektiğine inandığım eski futbolcuların Beşiktaş idari mekanizmasında yer alması sevindirici ve örnek bir planlama oldu.

Bunun içinde yer alan Feyyaz Uçar’ın Galatasaray maçından sonra Cenk Tosun’un düşürülmesine haklı isyanını dinledik.

İşte bu haksızlığa gösterilen tepkinin Beşiktaş’ın haklılığı içinde kalmayıp futbolun düzelmesi adına taraftar bulması gerekiyor.

Bu taraftarı da birkaç hafta önce Beşiktaş-Trabzonspor maçında Bardhi’nin yaka paça indirilmesine “penaltıydı” diyebilseydi bulabilirdi. 

Kulüp başkanlarının savaş çığlıkları attığı bir dönemden geçerken futbolun adaletinin herkese gerekli olduğu gerçeği ile hareket edilmeli diyorum ama

Ne bileyim ki!...