Yaylalardan Mezralara Uzanan Zorlu Yolculuk

Trabzon’un en yüksek yaylalarından biri olan Kadırga Yaylası, 2 bin 200 metre rakımıyla bölgedeki yaylacılık kültürünün önemli noktalarından biri. Hafta sonu etkili olan kar yağışı, burada yaz boyunca sürülerini otlatan çobanları zor durumda bıraktı. Karın bastırmasıyla birlikte yaylaları terk etmek zorunda kalan çobanlar, 3 günlük zorlu bir yolculuğun ardından Şalpazarı’ndaki Şahin Tepesi mezrasına ulaştı.

Sürü Sahibi Ümit Yazıcı: "35 Yıldır Bu Mesleği Yapıyorum"

Yaz aylarını Kadırga Yaylası'nda geçiren Ümit Yazıcı (48), kar yağışı sonrası sürüsünü kardeşleriyle birlikte yayladan indirerek mezralarına ulaştı. "3 gündür yoldayız" diyen Yazıcı, ailesinin 300 yıllık çobanlık geleneğini devam ettirdiğini vurguladı. “35 yıldır babamdan aldığım mesleği sürdürüyorum. Yaylaya kar yağınca yol gözüktü ve 3 gün süren yolculukla Şalpazarı Ağırtaş Mahallesi’ndeki Şahin Tepesi’ne koyunlarımızla ulaştık,” diye ekledi.

Kar Yağışı Kış Mevsiminin Habercisi Oldu

Doğu Karadeniz’de kar yağışı genellikle kış mevsiminin erken habercisi olarak görülüyor. Yaylacılar, kar bastırdığı anda yaylaları terk etmek zorunda kalıyorlar. Kadırga Yaylası’ndan mezralara yapılan bu zorlu yolculuk da her yıl tekrarlanan bir gelenek haline gelmiş durumda. Kasım ayı sonuna kadar mezralarda kalacak olan çobanlar, kış şartlarının ağırlaşmasıyla daha alt kesimlere inmeyi planlıyor.

Çobanlar Karşı Karşıya: Bir Gelenek Yaşamaya Devam Ediyor

Yaylacılık kültürünün yaşatıldığı Trabzon'da, her yıl sürü sahipleri yaz aylarını yaylalarda geçirirken, kış aylarına girerken bu tür zorlu dönüşlerle karşılaşıyorlar. Karın ilk yağmasıyla başlayan bu zorlu yolculuk, hem bölgenin kültürel mirasının bir parçası hem de yaylacılık mesleğinin zorluklarını gösteren bir örnek.

Trabzon’da Pistten Çıkan Uçağın Pilotları İçin Tutukluluğa Devam Kararı Trabzon’da Pistten Çıkan Uçağın Pilotları İçin Tutukluluğa Devam Kararı

Trabzon’un yüksek kesimlerinde her yıl tekrarlanan bu zorlu yolculuk, çobanların karla mücadelesinin ve doğayla iç içe yaşamın bir sembolü olarak dikkat çekiyor.